T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Konya Sarayönü İlçe Halk Kütüphanesi

Turizm

TURİZM

TARİHİ ESERLER VE TURİSTİK YERLER:

Konya her tarafı tarih kokan bir şehirdir. Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar bu ilde çok sayıda ve değerli tarihi ve sanat eserleri bırakmışlardır. Türk tarihinin en eski ve kıymetli eserlerini sinesinde barındıran Konya, ayrıca bir gönül diyarıdır.

Önemli bir turizm merkezi olan Konya’da Aralık ayının ilk Pazar gününden 17 Aralık’a kadar devam eden Mevlânâ Haftası; 5 Temmuzda başlayıp bir hafta devam eden Akşehir Nasreddin Hoca şenlikleri; 25-30 Ekim arasında yapılan Âşıklar Bayramı ve 9 Eylül'de Cirit Yarışmaları yapılır.

Türk mimari anıtlarının zenginliği bakımından Konya, Türkiye şehirleri içinde İstanbul, Bursa ve Edirne’den sonra yer alır. Tarihî ve sanat eserlerinin çoğu kaybolmuş olmasına rağmen çok zengin bir hazineye sâhiptir. Selçuklu eserleri en çok bu ildedir. Bozkır ortasında bir medeniyet abidesidir. Başlıca tarihi eserleri şunlardır:

 

Konya Kalesi: Varlığı bilinen, fakat yeri bir türlü tespit edilemeyen tarihi Konya kalesine ait Hastane caddesinde bir şahsa ait arsada kazı yapılırken 5 m derinlikte 50x70 cm ebadında düz satıhlı halde duvar taşları bulunmuştur. Konya surlarını yeniden inşa edercesine Sultan Alâeddin Keykubad yaptırmıştır. Aynı sultan, Konya iç kalesi ile iç kale sarayını da yaptırmıştır. Bugün hiçbiri yoktur.

 

 

 

 

 

Gevale Kalesi: Takkeli Dağının bir yamacında sarp ve sivri tepe üzerinde yapılmıştır. Bu bölgenin kilit noktasıdır. Haçlı seferlerinde Selçuklu sultanları bu kaleye çekilmişlerdir. Selçukluların siyasi suçluları burada hapsedilmiştir.

 

 

 

Beyşehir Kalesi: Yapılış tarihi bilinmeyen kalenin sadece kapısı vardır. Sur temelleri toprakla örtülmüştür. Kaleyi 1288’de Eşrefoğlu Süleyman Bey; 1605 ve 1635 senelerinde Osmanlılar tamir ettirmiştir. Kale surlarının duvarları 7,5 m kalınlıkta idi.

 

 

 

 

 

Alâeddin Camii: 1156 senesinde Anadolu Selçuklu Sultanı Birinci Rükneddîn Mes’ûd zamanında temeli atılıp inşasına başlanmış, zaman zaman duraklamalar geçirmesinden dolayı Birinci Alâeddin Keykubat zamanında tamamlanabilmişti. 1221’de ibadete açılan câmi Konya’nın en büyük ve en eski câmisidir. Konya şehrinin Alâeddin Tepesi diye anılan yüksek bir noktasına kurulan câmi,

Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerindendir. Minberi, abanoz ağacından olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örnekleridir.

 

 

 

Sâhip Ata Külliyesi: Selçuklu vezirlerinden Sâhip Ata Fahreddin Ali tarafından 1258-1283 yılları arasında yaptırılmıştır. Külliye, mescit, türbe, hanekah ve hamamdan meydana gelmektedir. Çeşitli zamanlarda tamir gören mescit ilk orijinalliğini yitirmiştir. Türbede Sâhip Ata ve çocukları medfundur.

 

 

 

 

 

Sadreddîn Konevi Câmii ve Türbesi: Şeyh Sadreddîn Mahallesindedir. Kıble tarafındaki kapısının üzerinde Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kitabeler olup, Selçuklu kitabesinden 1274 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. 1899’da tamir gören Câminin mihrabı Selçuklu çini süslemeciliğinin güzel örneklerindendir. Câminin doğu avlusundaki türbenin üzerinde köşeli tambura kaide üzerinde kafesli ahşap külah, 1990 yılında Konya Valiliğince yeniden tamir edildi.

 

 

 

Mevlânâ Türbesi ve Mevlevi Dergahı Külliyesi: Türbede dünyaya nur ve feyiz saçan büyük evliya, İslâm âlim ve mütefekkiri, hak âşığı, Mevlâna Celâlettin-i Rûmî hazretleri medfundur. Selimiye Câmiinin doğusunda, Üçler Mezarlığının kuzeyindedir. Külliyenin batısı derviş hücreleri, öbür tarafları duvarlarla çevrilidir. Külliye; Yeşil

 

Türbe, gümüş kapı, mescit, semahane, derviş hücreleri, matbah, Hurrum Paşa Türbesi, Hasan Paşa Türbesi, Sinan Paşa Türbesi, Murad Paşa Kızı Türbesi, Mehmed Bey Türbesinden meydana gelmiştir. Yeşil Türbe, hazret-i Mevlânâ’nın vefatından beş sene sonra 1278’de Mimar Bedreddîn Tebrizi’ye yaptırılmıştır. Mevlânâ hazretlerinin yanında mübarek babası Sultân-ül-Ulemâ Behâeddîn Veled, oğlu Sultan Veled, kâtibi ve vefatından sonra halifesi olan Hüsameddin Çelebi, talebesi Selâhaddin Zerkubî, torunları ve yakınları yatmaktadır. Türbenin üzerinde kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) denilen külah biçiminde on altı dilimli güzel bir kubbe vardır. Osmanlı Sultanları hazret-i Mevlânâ türbesine çok ilgi gösterdiler. Kanuni Sultan Süleyman Han, Irak Seferine giderken hazret-i Mevlânâ’yı ziyaret edip türbenin yanına bir câmi inşa ettirmiştir. Üçüncü Sultan Mehmed Han, esaslı bir tamir ve türbenin yanına medrese, dervişler için hücre denilen 34 daire yaptırdı. Sokullu Mehmed Paşanın oğlu Hasan Paşa türbenin kabristanı ile semahane denilen kısmını birbirinden ayıran gümüş bir kapı ile gümüşten iki basamaklı merdiven ilâve ettirdi. Türbe ve külliye günümüzde müze hâline getirilmiştir.

 

 

 

 

İplikçi Camii ve Külliyesi: Alâeddin Tepesinin doğusunda İkinci Kılıç Arslan’ın vezirlerinden Şemseddin Altunba (Altınağa) yaptırmıştır. Samurcu Ebû Bekr tarafından genişletilmiştir. Câmi ve medreseden meydana gelen külliyenin medrese kısmı yıkılmıştır. Kalıntılarına rastlanan medrese Anadolu Selçuklu döneminin ilk örneklerindendir.

 

 

 

Selimiye Câmii: Mevlânâ türbesinin yanındadır. 1565’te Mimar Sinan’ın yaptığı tahmin edilmektedir. Çift minarelidir. Ak mermerden minberi taş işçiliğinin orijinal örneklerindendir. Yirminci asrın başlarında üslubuna uygun olarak tamir edilmiştir.

 

 

 

 

 

Eşrefoğlu Câmii: Beyşehir ilçesinin İçeri şehir mahallesindedir. Anadolu’daki ağaç direkli câmilerin en büyüğü ve orijinalidir. Çeşitli zamanlarda tamir gören câminin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Câminin yanında Eşrefoğlu Seyfeddin Süleyman için yaptırılmış bir türbe vardır.

 

 

 

Şeyh Sücâeddin Türbesi: Musalla Mezarlığındadır. Kesme taştan, gövdesi 6 dilimli, tuğla kubbesiyle orijinal bir yapıdır. Yapım tarihi belli değildir.

 

 

 

 

 

Fakih Dede Türbesi: Burhandede Mahallesinde 1454 senesinde tasavvuf âlimi Burhaneddin Fakih için yaptırılmıştır. Kitabesi çok güzel mozaiklerle süslüdür. Türbe, Karamanoğulları devrinde, Selçuklu Mimarisini devam ettiren önemli bir eserdir.

 

 

 

Nasreddin Hoca Türbesi: Akşehir’dedir. Tamirler yüzünden ilk orijinal yapı özelliğini kaybetmiştir. 1905 yılında Akşehir kaymakamı Şükrü Bey günümüzdeki şekliyle tamir ettirmiştir.

 

 

 

 

 

Tavus Baba Türbesi: Konya’nın mesire ve tarihi yeri olan Meram’dadır. Sultan Alâeddin Keykubad’ın devrinde Konya’da vefat etmiş olan Şeyh Tavus Mehmed el-Hind medfundur. Taş ve tuğladan yapılmış sade bir eserdir. Yanında bir câmi vardır.

 

 

 

Zazadin Hanı: Sultan Alaeddin Keykubat devrinde (633-Hicri 1236 Miladi yılında) Selçuklu Emirlerinden Vezir Sadettin Köpek tarafından yaptırıldı. Yazlık ve kışlık tiplerin birleşmesinden meydana gelmiş avlu tipte yapılmıştır. Hanın boyu 104 m., eni 62 metredir. Taş yapının dış duvarlarından gayri İslami devirlere ait eserlerden bazı parçalarda kullanılmıştır. Konya-Aksaray yolunun 25. Km'sinde Tömek bucağındadır.

 

 

 

 

 

Horozlu Han: Konya-Akşehir yolu üzerinde Emir Câmedâr Eseddüddîn Ruz-apa tarafından 1246-1249 yılları arasında yaptırılmıştır. Bir bölümü tamir edilen yapının avlusu yıkıktır. İsmin, horozla alâkası olmayıp; Ruz-apa (Ruz-be, Uruz-be, Hunuz-be,...) kelimesinin etimolojik değişmesinden “Horozlu” adını almıştır.

 

 

 

Kapı Câmii: Eski Odun Pazarı Semtinde, Post Nişin Pir Hüseyin Çelebi tarafından 1568’de yaptırılmıştır. İki defa yıkılan, bir defa da yanan câmi 1868’de bugünkü hâlini almıştır. İhyaiyye Câmii diye de bilinir. Kapı Câmii, Osmanlı devrinde Konya’da yapılan câmilerin en büyüğüdür.

 

 

 

 

 

Aziziye Câmii: Türbe Caddesinde 1671-76 seneleri arasında Damat Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1867’de yanan câmiyi 1875’te Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan yeniden tanzim ettirmiştir. Câmi Barok-Rokoko Mimari tarzlarının birleşmesinden meydana gelmiştir. Çift minarelidir.

 

 

 

Şemsi Tebriz’i Mescidi ve Türbesi: Şems Mahallesindedir. Türbe ve mescidin yapılış tarihi bilinmemektedir. Önceleri bir mezarlık içinde bulunan mescit ve türbenin etrafı park hâline getirilmiştir.